Öncelikle "Kim bu Muhittin Ağabey?" buradan başlayalım... Bazen günlük alışverişinizi yaptığınız bir esnaf veya sıradan bir işçi, bazen usta bir yazar ya da eğitimini tamamlayıp iş arayışına koyulmuş bir işsiz... Yani hepimizden bir parça barındıran bir arkadaş, sizden biri. Bundan böyle bu köşede sizlerle buluşacağız. Kâh güleceğiz, kâh duygulanacağız... Zaman zaman da düşüneceğiz hep birlikte, yorumlarınızda konuşacağız. Ama böyle hakikatli, üstüne basa basa haykıracağız görmezden gelinenleri...
DOĞU GUTA CAYIR CAYIR
Yanı başımızdaki Suriye'de yedinci yılında tüm vahşetiyle devam eden kanlı savaş insanlık tarihine kara bir leke olarak çoktan yazıldı. Özellikle son dönemde Doğu Guta'da yaşananlar ise ayrı bir vicdan yarası haline gelmiş durumda. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından alınan ve genellikle uygulanmayan ya da uygulamada aksaklıklar yaşanan kararlar da bir bir mezara giriyor el kadar çocuklarla.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yayınlanan görsel bir kez daha yüreklerimizi burktu. İki tane dünyalar güzeli yavrucağa BM çuvalları kefen olmuş. Bölgedeki arkadaşların aktardığına göre bu bir türlü Suriye'de kalıcı çözüm üretemeyen BM'yi protesto amacıyla yapılmış. Gördüler mi diye sorsak, sanmıyorum.
Özgürlük şarkıları söylerken yanına bombalar düşen küçük kız, ölüm yağarken üzerine kardeşine güvenli bir nokta arayan küçük ama koca yürekli ağabey ya da her gün bir sahilde karaya vuran minik bedenler... Bir anlık belirip gidiyor gözlerden. Zaten en popüler mekanda içtiğin içkiyle hava atarken, bunlar da nereden çıktı değil mi? Haklısınız. Nasıl görsün ki dünya, vatandaşları böyleyken gezegenin...
"MÜTTEFİK" DEĞİL, "İHANET TOHUMLARI"
Diğer taraftan kahraman Türk askeri karış karış terör örgütleriyle mücadele verirken "Türkler katliam yapıyor" diye yırtınıyor birileri. İroniye bakın ki, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya ve Beşar Esad rejimi jetleriyle yağan bombalarda göğe yükselen yavruları bırakın, Mehmetçiğe karşı "müttefik" dedikleri "ihanet tohumları" tarafından silah zoruyla militan yapılan çocukları umursamayanlar, mazlumlara kol kanat gerenlere dil uzatıyor hayasızca.
Peki ne olacak böyle, kim dur diyecek bu vahşete? Görünen o ki, birileri gömülmeye doyamadıkları kuyular kazmaya devam edecek, Hakk'a yürürken yiğitler kalbinde şehadet şerbetiyle...
VAY HALİMİZE...
Tüm bunlar yaşanırken başımıza öyle bir bela açılmış ki, vay halimize... Şiddet ve zulümle dolu yayınlar sarmış etrafımızı. Hâl böyle olunca şaşırmamak gerekiyor kan gölüne dönen sokaklara. Her gün cinayet haberleri, her gün bir huzursuzluk ekseni içinde buluyoruz kendimizi. Hayal ürünü karakterlerin anlam yüklediği semboller bile karşımıza çıkar oldu, gerçek gibi... Çarpık ilişkilerle dolu diziler ve toplumun sinir uclarına dokunan istismar olayları da cabası...
Her dizide bir kabadayı olmayıversin mesela, silahlı birileri tehditler yağdırmasın, kaçırmasın insanları ya da "burası benim mıntıkam aslanım" demesin. Hani derler ya; ahlak önemlidir bu topraklarda... Ahlaksızlık normalleştirilmesin reyting uğruna. Hepsi bir yana, artık "dur" deyin çocuklarımıza el uzatan sapık zihniyetlere. Korkuyla yürümesin kızlarımız sokakta ya da sürekli tehdit altında olmasın evlatlarımız...