Aylardır sarı taksi-Uber kapışması aldı başını gidiyor. Öyle ki taksici esnafı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne kadar çıkarak durumu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a iletti.
Son olarak da Başbakan Binali Yıldırım, konuyla ilgili düzenleme yapıldığını ifade etti.
Düzenlemeye göre "korsan" taşımacılığa ceza yağacak. Ve tabii bu sadece taşıyıcı ile bitmiyor. Korsan tabir edilen Uber ve benzeri uygulamaları kullanan kişiler de cezayla karşılaşacak.
Nitekim son birkaç ayda binlerce Uber aracına ve bunları tercih eden yolculara ceza kesildiği ilan edilmişti.
Geçtiğimiz haftalarda özellikle Atatürk Havalimanı Taksiciler Kooperatifi Başkanı Fahrettin Can'ın bir açıklaması dikkatimi çekti.
Beyefendi yolcuların "kısa mesafeye götürmüyorlar" şikayetlerine tepki göstererek diyor ki, "Bizim araçlarımızın 'Yakına gitmem' diye bir şey söylemeleri söz konusu değildir".
Atatürk Havalimanı'nı sıklıkla kullanan biri olarak, diyorum ki, "Yalan söylüyorsun efendi! En çok senin taksilerin yapıyor bunu". Evet, "yakına gitmem" demeyen taksicilerinin de beş karış suratını ve "metroya binseydiniz" azarını dinliyoruz gideceğimiz yere kadar. Sağolsunlar, evimize ulaşma sevincimizi kursağımızda bırakıyorlar. Sanırım bu da ücrete tabi "hizmetiniz" Sayın Can.
Çevremden duyduğum ve karşılaştığım şeyler dışında, bizzat şahit olduğum bir sıkıntıdan bahsediyorum burada. Saat 22:00'da Metro'nun kapandığı bir havalimanında, "metroyla gitseydiniz" diyebilen bir taksici güruh, "emek hırsızlığına hayır" diye sızlanacağına önce "biz nerede yanlış yapıyoruz" diye başına iki elinin arasına alıp düşünmeli.
Aylardır, Atatürk Havalimanı taksilerini boykot ediyorum ve boykotum sürecek.
Lakin taksicilerinize ve size iyi bir haberim var, yeni havalimanımızda "kısa mesafe" olmayacak.
Uber, yasal bir firma olduğunu ifade eden ve gerekli evraklarının, ülkemizde ofisinin bulunduğunu belirten bir şirket. Gayet basit uygulamaları bulunan ve şoförlerini özenle seçen bu uygulamaya dair hizmet memnuniyeti ise hayli fazla. Peki vatandaşları Uber'e iten en büyük etken ne? Bunun cevabını sokak sokak Uber aracı kıstırıp şoför tartaklayan ve bunu "emek hırsızlığına karşı" yaptığını öne süren zorbalar zaten veriyor.
İşte en büyük ayrım burada başlıyor. İşlem Google Apps ya da AppStore'a yeni bir sarı taksi uygulaması koyup, taksi şoförlerini bu uygulamaya bağlamakla da bitmiyor. Bahsettiğimiz şey hizmet ve kalite. Vatandaşlar, "insan gibi" muamele görmek istiyor. Geçtiğimiz haftalarda kanımız donarak izlediğimiz gibi, araçtan tutulup sürüklenerek atılmak değil. Ya da bilindik bir sarı taksi uygulamasından "hizmeti beğenmeyen" yolcuyu daha sonra bulup pusuya yatan zorbaların kurbanı olmak değil. Vatandaş "hizmet" istiyor.
Burada Uber'i ya da benzeri uygulamaları savunmuyorum. Kesinlikle yanlış anlaşılma olmasın. Benim sorunun yaşadığım ve gözlemlediğim sorunların üstünün kapatılıp, bir grubun "günah keçisi" ilan edilmesi.
Elbette işini hakkıyla yapan taksicilerimize saygım sonsuz ve ne yazık ki bu ağabeylerimizin, kardeşlerimizin sayısı çok az. Ama ya diğerleri? Buna kim "dur" diyecek?
Son olarak dinlerken utancımdan yerin dibine girdiğim iki olayı siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.
Yakın bir süre zarfında Katar'dan iki arkadaşım İstanbul'u ziyaret etti. Ailesiyle İstanbul'u gezen dostlarımdan biri bindikleri takside yaşadığı dehşeti anlattı.
Sultanahmet civarından bindikleri taksi ile Mecidiyeköy'e gelen aile, otel önünde durur. Babamız taksimetrede gördüğü üzere parayı uzatır ve para üstü bekler. Taksici gayet sakin inmelerini beklemektedir ve duruma tepki gösteren babamıza, bunun "bahşiş" olduğunu söyler. Ortam biraz daha gerilir ve babamız polisi arayacağını söyleyerek telefonuna elini attığında, taksici para üstünü verir ve bağırarak otel önünden uzaklaşır.
Bir diğer arkadaşımızın yaşadığı durum ise daha ciddi. Sözde taksici bey, bu arkadaşımıza para üstünü sahte olarak takdim etmiş.
Arkadaşımız da bu durumu sosyal paylaşım hesabından paylaşarak tepkisini ortaya koydu. Fotoğrafta şöyle yazıyor, "Görünüşe göre taksi şoförü bize sahte 50 lira verdi".
RİCA EDİYORUZ
Özellikle yeniden belirtmek istiyorum ki, bu yazının amacı Uber veya benzeri uygulamaları savunmak değil. Nitekim bu satırları, çocukluğu boyunca geçim derdiyle günlük iş sonrası gece taksiye çıkan babasını bazen hiç görmeyen biri olarak yazıyorum.
Bazı vatandaşlarımızın tahammül edilemeyecek derecede rahatsız edici olduğunu da anlayarak taksici esnafımıza hak vererek düşünmeye çalışıyorum. Empati yapıyorum.
Ve rica ediyorum, istediğiniz taksi sistemini kurun, uygulayın, istediğiniz şekilde çalışın ama eskisi gibi çalışacaksınız oluşturduğunuz yeni sistemde, hiçbir şey değişmeyecek ve vatandaş yine mağdur olacak. Bu yüzden, rica ediyoruz, vatandaşa kulak verin.
Rica ediyoruz, başınızı iki eliniz arasına alın ve sorun kendinize, "Biz nerede yanlış yapıyoruz".
Sorun ki, çözüm bulalım. Çözelim ki, taksilere endişeyle binmeyelim.